Aaron T. Beck ve Albert Ellis - Onları hem kendilerini hem de psikanalizi sorgulamaya iten şu soruyu bir türlü yanıtlayamamalarıydı. “Hastalar psikodinamik terapide çok iyi iç görüler kazanmalarına rağmen neden değişmiyorlar?” Pavlovyen koşullanma üzerine kurulmuş olan davranışçılıkta da vurgulandığı gibi koşullanmayı sağlayan pekiştirici süreçlerdeki zayıflama koşullanmayı da ortadan kaldırabiliyordu
- Peki insanda bu, iç görüye rağmen yada yaşamlarında diğer insanlar kendi ebeveynleri gibi olmamasına rağmen neden sürmektedir? Bu sorunun yanıtı diğer canlılarda olmayan ama insanda varolan dil, düşünme ve düşündüğünün üzerine düşünme özeliğiyle ilgilidir.
İnsanların koşullanmalarının çoğu aslında bir özkoşullandırma durumudur. Hayvanların aksine, insanlar kendilerine çılgınca şeyler söylemektedir. İçselleştirilmiş bu cümleler kendi kendine bir konuşma şeklini alarak bir iç felsefeye dönüşüyor. Kendine zarar veren davranışlarını ve sağlıksız duygularını değiştirmenin yolu bu felsefeleri fark etmek ve onlara karşı çıkıp, aykırı davranmaktan geçiyor.
Bilişsel Davranışçı Terapiler Bilişsel terapilerin kurucusu iki önemli insan Albert Ellis (REBT) ve Aaron T. Beck (CBT) kuramlarını ileri sürdüklerinde yüzeysel ve psikanaliz ilkelerine ters olmakla suçlandılar. Hatta içi boş kendini geliştirme tarzı psikoloji akımlarıyla bir tutuldular. Buradaki ilginç bir ayrıntı her iki terapistin de kendi kişisel psikanaliz süreçlerini tamamlayıp belli bir süre bunu uyguladıktan sonra kuramlarını geliştirmeleridir.
|